28 Şubat 2012 Salı

Iade-i ziyaret mecburi röpörtaj

Tarih: Eylül 2008

Selda Asal’la Proje üzerine söyleşi:

Böyle bir proje kararını nasıl verdin?

Töre cinayetleri üzerine araştırrma yapmak , gerekli izinleri almak için Diyarbakır’daydım.

Kadın Sığınma evinde karşılaştığım bir kadın bir masal anlatmıştı. Bu projeyi yapmaya karar vermeme neden olan iki önemli şeyden biri bu

masaldı.

Bu masalı konuştuğum hanıma ailesinden biri anlatmis.Masal şöyleydi;

13 yaşında bir genc kiz nehire camasir yikamaya gidiyor, susayinca uzanıp nehirden bir avuç su içiyor.Avucundaki suyla beraber bir yılanın

larvasını da yutuyor. Zamanla kızın yuttuğu larva halinde ki yılan , büyüyor , o büyüdükçe kızın karnıda büyüyor ,aile kızın hamile kaldığını

sanıp ölüm kararı alıyor .Gençkız aileye ne dese inandıramıyor. Birgün kız son olarak nehire gidiyor , ağlamaktan yoruluyor ve nehrin kenarında

uzanıp uyuyor. Rahminde ki yılan evi olan nehrin sesiyle yavaşça kızın ağzından çıkıp nehre geri dönüyor. Buna şahit olan kızın büyük annesi ,

kıza dönüp ‘ gördün mü , bir genç kız olarak içtiğin bir avuç suya bile dikkat etmelisin’.

Batıdaki okullarda eğitim görmüş ve Lafountaine, Andersson, Grimmson ‘un masallariyla büyümüş bir çocuk olarak hayatın

gerçekleri , zorlukları, ne yapmam gerektiği Batının tarif ettiği simgeler üzerinden anlamaya çalışmıştım. Oysa ülkenin doğusuna doğru gidildikçe Masallar yörenin törelerine göre çok daha farklı sembollerle tarif ediyordu.

Ilk o zaman bu yollardan geçerken hangi masalları toplayabilirim,bunları filmle nasıl ifade edebilirim, bu masalları Ceren ne, nasıl çizer? Bir başkası orada topladığı sesleri kullanarak nasıl bir müzik hazırlar, yada Neriman Polat mahallelerden nasıl bir sosyolojik harita çıkartır?

farklı disiplinlerde çalışan arkadaşlar bu yolculuğu nasıl işlerine yansıtırlar ,sürekli hareket halinde olan bir atölye de nasıl çalışırlar?....

Bir deneysel süreçden mi söz ediyorsun?

Evet, tamda Yalanla ilgili herşey ,Hersey yolunda olacak ta yaptığımız gibi.Belirli koordinatlar yok. Belirli olan tekşey çalışma mekanı.O da durmadan giden bir otobüs. Dolmuş yada tren… Otobüs içinde olan konuşmalar, çiziktirilenler, fotoğraflar, çekilen filmler, yapılan animasyon hazırlıkları herşey bu süreç içersinde gerçekleşecek .Ben buna daha çok serbest düşüş diyorum.

Riskli bir süreç ama diğer sergilerde olduğu risk kadar riskli.

Sanatçıların seçimine nasıl karar veriyorsunuz?

Zaman zaman bu projeyi yıllardır hep birilerine anlattığımda ,projeye heyecan gösteren Ceren ve Serra ‘yı davet ettim. Sonra onlarda birilerini önerdiler .. Davet edilecek sanatçıları hep birlikte düşündük. Her yeni katılan kişi bir başkasını önerdi. Bütçe kısıtlı olduğu için 10

kişi geçmemeye özen gösterdik.

Davet ettiğimiz kişilere çalakalem yazdığım projeyi oluşturma nedenimi açıklayan notları gönderdim, Serra’da ayrıca gönderdi, ve bu proje içersinde yer almak isterlerse , nasıl birşey yapmayı

hayal ettikleri üzerine yazıştık.

Ziyarette yer alacak olan kişilerin bunu gerçekten çok istiyor olmaları , hayal edebilmeleri önemli oldu.

Bir otobüste egoları sağlam 10 kişiyle 21 gün 18 saat birarada bulunmak çok önemli bir süreç.Bir yandan görmek, bakmak, kendi

anlatım diliylle ve malzemesini kurarak not almak,üretmek, olası karmaşa, bu karmaşadan çıkabilecek ürün ne olabilir? Nasıl olur ,.

Farklı dinamiklerin biraradalığı , bunlardan çıkacak farklı yönler,eğilimler,anlatımlar..bu anlatımlardan görsel, işitsel bir dil oluşturmak.

Bu farklı bir sanat pratiğini biraz daha anlatabilir misin ?

Apartman Projesinin workshoplara dayalı hazırladığı sergilerde hep birarada üretmeyi, biarada farklı sesler üretmeyi amaçlamıştı.Dolayısyla önceki sergilerin oluşturulmasından böyle bir pratiği var. Projenin içersinde, hepsi kendi alanında kendi dilini kurmuş olan kişiler yer alıyor.

Buda bu süreci dahada heyecan verici bir duruma getiriyor bence.

Bu Projenin ismi neden 'İade-i Ziyaret'?

Proje , Iran, Azerbeycan, Gürcistan ve Ermenistan’a olan ziyaretlerimizden ve her ülkeden iki sanatçının iade-i ziyaretleri üzerinden

oluşturulacağı için ismi iade-I ziyaret.

Batı Avrupa’dan farklı olarak ,birçok Arap ülkelerinde olduğu gibi Ermenistan ,Iran, Azerbeycan ve Gürcistan’da da Türkiye ‘de

olduğu gibi iade-i ziyaret kültürü hala mevcut.

Bu ülkelerde ki sanatçılar ve bizim tanıdık olduğumuz bir kelime. Bağlayan bir isim .

Türkiye ‘de olduğu gibi onlardada, tanışmamış olsan bile komşularının sana ziyareti hoş karşılanır. Hatta olması gereken bir şeydir.

‘must’ tır. Elinizde bir şeker yada lokumla gider ‘merhaba’ dersiniz.

Aslında bu projeyi oluşturmam birçok farklı yerde yaşadıklarımın süzülerek gelmesiyle oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder